Merhabalar Sevgili Kahve Dostlarım!!!
Her ne kadar çoğu kişi, zaten hayatlarının şaka gibi olduğunu söylese de “1 Nisan” şakası yapmadan olur mu? Olmaz…
“Aman şaka işte, ne olacak ki,” deyip geçmeyin. Onun da dozunu iyi ayarlamak lazım. Basit zannedilen bir şakanın hayatları değiştirebileceğini unutmayın.
Çeşit çeşit şakacı insanlar vardır. Yer, zaman, mekan dinlemeden şaka dozunu kaçıranlardan tutun da, şaka ile laubaliliği birbirine karıştırıp sulu şaka yapanlara kadar. Kiminin yaptığı şaka yalnız kendini eğlendirirken, bir de ima yolu ile şaka yapanlar vardır, şaka niyetine muhatabına iğneleri batırırlar. Bir de el şakası yapmayı sevenler vardır. Şüphesiz ki her birimiz farklı ortamlardan besleniyor, ayrı ayrı yaşamlardan geliyoruz. Yine de şaka yaparken karşımızdaki ile empati yaparak, uyum içinde, şakanın dozunu iyi ayarlamalıyız.
Şaka denince, yapılan şakada zeka pırıltısı ve yaratıcılık olmalı bence. Hayatı şenlendirmek, ortama neşe katmak için ben de severim şaka yapmayı. Güzel ve tadında yapılmış şakalara bayılırım. Birisine şaka yollu takılmakla, alay etmek ve incitmek arasındaki ince çizgiyi geçmemek ve tadında bırakmak gerekir. Yerinde ve zamanında şaka yapan, yerinde espriyi kullanan kişilerin farklı bir zekaya sahip olduğunu düşünürüm her zaman.
“1 Nisan” olan günlerden bir gün, ben 8-9 yaşlarında bir çocukken, Seyranbağları’ndaki bağ evimizin telefonu çaldı. Annem, ben ve benden 9 yaş büyük ablam Ceyda evdeydik. Balkon kapılarımız açık, hava güzel, güneşli ve sıcaktı. Telefondaki ses;
-Ceyda Hanımla mı görüşüyorum. Evet buyrun benim.
-Sizi 500 Tl para ödüllü bilgi yarışmasından arıyoruz Size güncel haberlerle ilgili 5 soru soracağız- demiş…
Ablam birden büyük bir heyecanla, bana el kol hareketleri ile heyecanlı ve yavaş bir sesle, “gazeteleri getir” diye seslendi.
Hemen annemi çağırdım. Ablamın yanına, telefonun başına üşüştük. Ablama 1.soruyu sordular. Ablam gazeteye bile bakmadan hemen 1.soruyu cevapladı. Tebrikler Ceyda Hanım ilk soruyu bildiniz bizden 100 Tl kazandınız ” diyerek tebrik ettiler ve “heyecanlı mısınız” diye sorunca ablam “evet biraz heyecanlıyım” diye cevap verdi.
2.soruyu da bildi ablam. Annem, ben, ablam çok sevinçliydik. Ablam hiç tereddütsüz soruları yanıtlayabiliyordu. Telefondaki ses ablamı tebrik ediyor bizi daha da heyecanlandırıyordu.
3.soru o zamanlar gündemde olan Kıbrıs sorunu ile ilgiliydi. Ablam onu da bildi. Artık iyice heyecanlanıyor, biz de ablama alkışlarla destek veriyorduk.
Ablam 300 Tl kazanmış olmanın mutluluğu ile artık gülüyordu.
4. ve 5.soruları da doğru cevaplayınca artık biz birbirimize sarılıp, sarmaş dolaş olarak havalara uçuyorduk. Ablam 500 Tl ödül kazanmıştı. Akşam babamız gelince, komşular duyunca, hem de ablamın arkadaşlarının haberi olunca kim bilir nasıl bir sükse olacaktı. Telefondaki ses ablamı kutluyor kazandığı parayı nasıl teslim alacağını soruyordu. Bankaya mı yatıralım, elden mi teslim alırsınız yoksa adresinize mi getirelim diye soruyordu. Ablam karar veremiyor, kaş göz işaretleri ile anneme soruyordu. Ablam “ben gelip alırım” deyince ve heyecan bu noktaya ulaşınca telefondaki ses artık dayanamayıp gülüyor ve bütün foyalar meydana çıkıyor. “Nisan 1” diye gülmeyi sürdürünce bu şakayı Mehmet abinin yaptığı ortaya çıkıyor. Hem ablam hem biz neye uğradığımızı şaşırıp kahkahalarla gülüyoruz.
Meğer; ablamdan 1 yaş küçük abimle, amcamızın oğlu Mehmet abi bir olmuş ablama 1 Nisan şakası yapmışlar. Ablam hınçlansın mı? o kadar soruyu büyük bir ciddiyetle cevapladığına mı yansın? para kazandım derken şaka olduğuna mı üzülsün? donup kaldı. Akşam olup babamla abim eve geldiğinde bütün hınçını abimden almıştı. Her hatırladığımızda kahkahalarla gülmüştük. Mehmet abi ile abim Tümay Gündoğan babamızın Sakarya caddesindeki dükkanına babama güya yardıma gider, tüm gün şakalaşır gülüşürlerdi. Babam onlara kızar, ama onlar muzipliğe devam ederlerdi…
Bunun gibi güzel şakalar, güzel anılar olarak kalır. Onun için şakaların dozu iyi ayarlanmalı, şakalar eğlenmek ve neşelenmek için yapılmalıdır.
Bol şakalı, neşeli, harika bir pazar günü diliyorum benim sevgili kahve dostlarım.
Sevgilerimle,
Binnaz ablanız…