Merhabalar Sevgili Kahve Dostlarım !!!
Bir yer düşünüyorum yemyeşil her yerinde yurdumun. Bir ev düşünüyorum günlük güneşlik, içinde çiçekler memnun. Bahçe kapısına varmadan daha, baygın kokusu ıhlamurun, gölgesinde bir koltuk, der gibi ”buyurun oturun”. Böyle yerlerde geceler sessiz, rüzgar esmez ancak bir şeyler fısıldar kulağına.
Böyle bir evde büyüdüm ben Seyranbağlarında. Babam Burhanettin Gündoğan yengesi Kiraz yenge’yi her sene alır Ankara’ya bağ evimize getirirdi. Ankara’yı görsün, gezsin, bağda bizlerle vakit geçirsin diye. Babam Niğde’nin Bor kazasında dünyaya gelmiş. Annesini ve babasını çok küçük yaşta kaybetmiş ve yalnız kalmış. Küçük yaşta oradan ayrılıp Ankara’ya yerleşmiş. Bu nedenle akrabalarına çok düşkündü. Babam ne yiyor, ne görüyorsa onlar da yesin, onlar da görsün isterdi.
Kiraz yenge ve Hakkı dayı Bor’da büyük bir bağın içinde müstakil bir evde yaşıyorlardı. Hakkı dayının çarşı içinde küçük, şirin bir dükkanı vardı leblebi satardı. Onun için ona ”leblebici Hakkı dayı” derlerdi. Kiraz yenge, sabah erkenden kalkar, bağın işlerini yapar, hayvanlarını yemler, evinin işlerini yapar, hiç boş durmazdı. Sabah ezanı ile uyanmaya alışmış, çok çalışkan bir kadındı. Bizim Seyranbağlarındaki bağ evimize de geldiğinde yine sabah ezanında uyanır, ilk iş çalı süpürgesi ile hışır hışır bağımızı süpürürdü. ” Yenge bu kadar erken kalkma yat uyu, çocuklar bağı süpürürler yorma kendini ” derdi babam. Yengem boş oturamaz mutlaka kendine bir iş bulurdu. Babam da temiz ve titiz bir adamdı. ”Aslan yattığı yerden belli olur” der bizim de tertipli, düzenli ve çevreye duyarlı insanlar olmamızı isterdi. Doğa aşığı bir insandı.
Sağlıklı bir hayat istiyorsak eğer, çevremizi temiz tutmalıyız. Bu ülkede yaşıyor ve değer veriyorsak eğer, tertemiz bir yer olmalı ülkemiz. Her taraf yemyeşil olmalı, ağaç ve toprak bozulmamalı, Fabrika ve çöp atıkları ile kirlenmemeli suyumuz ve çevremiz. Temiz bir çevre istiyor ve doğayı seviyorsak, önce kendimiz dikkat etmeliyiz. Bu denizler, bu göller, bu dağlar, bu ovalar bizim.. Bu hazine hepimizin..
Bu duyarlılığa önce kendimizden başlamalıyız. Önce kendimiz temiz olmalıyız. Havaların çok sıcak olduğu bu günlerde temizliğimize çok dikkat etmeli, çevremizdeki diğer kişileri de düşünmeliyiz.
Geçen yıllarda Amasya’ya gittik ilk okul sınıf arkadaşlarımızla. Hep beraber çok güzel zaman geçirdik. Amasya şehzadeler şehri diye anılan muhteşem bir yer. Yeşilırmak nehri ikiye bölüyor şehri ve boydan boya içinden akıyor. Nehir kıyısındaki şehzadeler yolu mükemmel bir yer. Yüksek dağları, pırıl pırıl parlayan güneşi, yemyeşil ağaçları, kiremit çatılı sıra sıra evleri ve bu evlerin önünden akan bir nehir, nehrin üstünde köprüler, karşıda beyaz boyalı , ahşap pencereli ve cumbalı iki, en fazla üç katlı evler.. Güzelliği dillere destan ve sit bölgesi ilan edilmiş. Bu kadar güzelliğe rağmen yerlere atılan çöpler insanın içini burkuyor. Halbuki boş şişeleri, yemişleri, sigara izmaritlerini sağa sola atmamalıyız.

Biliyorsunuz Mayıs ayında Binnazabla.com konferansları için Edirne’ye gitmiştik oğlum Sertaç Taşdelen ile birlikte. Edirne’de Mimar Sinan’nın 80 yaşında yaptığı ve ustalık eserim dediği muhteşem eseri Selimiye Camii var. Bu anıtsal yapı Osmanlı-Türk sanatının ve dünya mimarlık tarihinin baş yapıtıdır. Burayı ve diğer camileri ziyaret ettiğimizde beni yine çevreye olan duyarsızlık çok üzdü. Buraları ziyarete gelen ziyaretçiler piknik yapar gibi gün boyu gazeteleri serip üstünde oturmuş, yemiş, içmiş, ve olduğu gibi bırakıp gitmişler. Görünce hayretler içinde kaldım ve gerçekten çok üzüldüm.
Çok daha duyarlı olmalıyız. Ülkemiz paha biçilemeyecek kadar güzel ve paha biçilemeyecek kadar tarihi eserlerle dolu. Duygulanmamak mümkün değil. Bu sadece verdiğim iki örnek, başkentimiz Ankara için de aynı şeyler geçerli, Urfa’daki Kültür Bakanlığınca tarihi eski eser olarak kaydedilip koruma altına alınan Urfa Harran evleri için de.. Ülkemizin her karış toprağı için geçerli.. Hepimize ait olan bu hazineyi temiz tutmalı ve çok özen göstermeliyiz.
Bir mumda biz yakalım, çevreye dair bir değişikliğe doğru adım atalım. Değiştirelim bazı hayatları, bir fark yaratalım..
Hiç bir hayvana yardımcı oldunuz mu?
Heyelan bölgelerine bir ağaç dikerek bir fark yarattınız mı?
Bir canlıya yardımcı olup onun yaşantısını kurtardınız mı?
Yere çöp atan birini uyardınız mı?
Çevreniz için bir iyilik yaptınız mı?
Evet çok eminim sizler de benim kadar duyarlısınız.
Sizler de biliyorsunuz ki, günler geçtikçe kaybeden insanoğludur, geleceğimizdir.
Yarınlarımıza yemyeşil, tertemiz, tarihiyle yaşayan bir ülke bırakalım.
Hepinizi sevgiyle kucaklıyor harika bir pazar günü diliyorum.
Benim güzel kahve dostlarım.
Sevgilerimle ..
Binnaz Ablanız 🙂